6 Mayıs 2016 Cuma

DENİZLERE


12 Mart sonrasının kahır günleriydi. Bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: Deniz'lere kıymışlardı. Karşıyaka'dan İzmir'e geçmek için vapura bindim. Deniz bulanıktı; simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı... Acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra... Vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. Vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm:


"bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
gittiler akşam olmadan ortalık karardı".


Atilla İlhan


Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam haberini duyan Atilla İlhan’ın anlatımıyla, Ahmet Kaya tarafından efsane haline gelen Mahur Beste şiirinin hikâyesi. Şairin dediği gibi o zamanlar ortalık karanlıktı. Artık, güneşi yontan öyle gençler de yok, ortalık kapkaranlık.
 

MAHUR BESTE


Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız 

Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı 

Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra 
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara. 

 

*Müjgân, Farsça’da “kirpik” demektir. Şair bir kadın ismi olarak değil, ağladığını betimlemek için Müjgân ismini kullanmıştır.
 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder