5 Ağustos 2016 Cuma

BAZI YAZLAR UZAKTAN GEÇER


Bu yaz benim biraz uzağımdan geçti, geçiyor daha doğrusu. Hem bende hem de ülkemde olanlar nedeniyle ben bu yazı, deniz-kum-güneş üçlüsü olarak göremedim ne yazık ki. Ama her zaman ki iyimserliğimle ben kendime bir “yaz” yaratmaya çalışıyorum, üstelik benim yaz’ımın adı da var; “Hayat Bana Güzel Süreci”. Ciddi görünsün diye süreç dedim bakın, nasılsa süreç deyince kimse sorgulamıyor, nasıl oluyor bu süreç, kim yapıyor, niye yapıyor, bitince ne olacak, hepimiz için tın tın. Bu yaz mevsimini, gezip tozarak, havuz başında, deniz kenarında sere serpe yatıp marsık olmaya çalışarak, gecelere akıp hoplayarak zıplayarak geçirenlere çok komik gelecektir yazdıklarım ama ne yapalım, haset içermeyen güzel dileklerimi gönderiyorum kendilerine. Gelelim benim güzel mi güzel sürecime;
  • Televizyonu açmıyorum, TV hayatımızdan bir süreliğine çıktı. Çocuklar çok mu bunaldı, açıyorum Babby Tv’yi, akvaryumdu, balıklardı, kuşlardı arka fonda da sakin bir müzik, uykumuz geliyor zaten, uyuyoruz.
  • Güzel uyuyorum. Erken yatıp erken kalkıyorum ama çok iyi geliyor. Yaz gecelerine akmak dururken uyku zor gelebilir genç bünyelere ama uyku iyidir iyi.
  • Müzik dinliyorum. Bu aralar kulağımda kulaklık sürekli müzik dinliyorum. Hatta neler dinlediğimi de yazacağım birazdan, eşlik edin bana bakın hayat ne kadar güzel oluyor.
  • Kitap okumaya başladım yeniden. Küçük oğlum sayfalarını yırtıyor diye dijital çözümler buldum, onun ilgisi başka şeylerdeyken ya da o uyurken telefonumdan okuyorum. eskikitaplarım.com harika bir site, üye olun, açın okuyun kitabınızı. Gerçi aradığım bazı kitapları bulamadım ama olsun, üye olması kolay kitap okuması kolay en azından.
Dinlediklerim;

1. Erol Evgin- Altın Düetler

Muhteşem bir CD olmuş. Erol Evgin gibi kadife sesli, yumuşak ve huzur veren bir ses dinlemek tam da bu zamanlarda çok iyi geldi. Tek bir şarkı söyleyemiyorum çünkü hepsine bayıldım. En sevdiğimden başlayarak sıralıyorum:

Ben İmkânsız Aşklar İçin Yaratılmışım; Sezen Aksu’nun sesine çok yakışmış. Sözler de gerçekten çok güzel, ikisi de o kadar içten söylemişler ki sözler ve melodi aklınıza takılıyor, içinizden söyleyip duruyorsunuz şarkıyı.

Aldım Başımı Gidiyorum; Dönemin veya dönemimin ruhuna uygun olduğundan mıdır nedir, ilk dinlediğimde duygulandım. Sonra tekrar tekrar dinledim.

Ateşle Oynama; Çok büyük bir Sıla hayranı değilim. Sesini güzel bulur ama niye hep aynı tarz niye hep böyle bunalımlı söylüyor diye eleştirirdim. Hakkını vermek lazım, bu şarkıyı çok güzel söylemiş.

İşte Öyle Bir Şey; Emel Sayın’ın sesini ne kadar özlediğimi fark ettim. Bu şarkıyı da çok içten söylemiş.

Bir De Bana Sor; Bu şarkıyı zaten çok severdim, çok güzel bir düet olmuş, bunu da geri sararak dinliyorum.

Sevdan Olmasa; Hep söylerim Hande Yener’in sesi çok güzel, çok farklı. Bu şarkıda da çın çın çınlıyor sesi. Popülizmden azıcık uzaklaşsa, biraz daha sesine ve yalnızca şarkı söylemeye yönelik şeyler yapsa ne kadar güzel olurmuş, bu şarkıda daha iyi anlaşılıyor.

Söyle Canım; Şarkının düzenlemesi bizim bildiğimiz “Söyle Canım” gibi değil ama yine de yakalıyor insanı. Aşkın Nur Yengi de sesinin büyüklüğünü göstermiş yine.

CD’de zaten 10 tane şarkı var, ben 7 tanesini yazdım. Sanmayın ki diğer 3 şarkıyı dinlemiyorum, onları da dinliyorum ama onlar için yorum yok.

2. Yirmi7

Sokak Lambası; Yirmi7 grubunu ilk “Muhtemelen Aşk” ile tanımıştım. Ben, bu şarkı Gripin’e ait sanıyordum ama onlar düzenleme konusunda yardımcı olmuşlar sanırım. “Sokak Lambası” Haziran 2016’da yayınlanmaya başlamış, yani çok yeni. Sanırım akılda kalmalarının sebebi, Rock tarzı şarkılarına Anadolu ezgileri yerleştirmeleri. Sokak Lambası, “Muhtemelen Aşk” kadar vurucu değil ama şarkıyı sevdim.

3. Sertap Erener

Kime Diyorum; İster popülerliğe hitap ediyor deyin, ister klasik bir Sertap Erener tarzı deyin, ben şarkıdaki işveyi, cilveyi, kışkırtmayı sevdim. Bir de Sertap’ın sesini seviyorum ya, ne söylese seviyorum yani, yapacak bir şey yok.

Lal; Hazır Sertap’ı açtıysak Lal’i dinlemeden geçmeyelim di mi? Şimdi Kime Diyorum’dan sonra ne alaka demeyin, benim ruhum gündemle aynı, bir öyle bir böyle (şşşt çok ayıp ruhuma oynak demeyelim lütfen).

4. Ziynet Sali

Beş Çayı; Arabada radyolar arasında gezinirken duydum bu şarkıyı. Çok yeni bir şarkı da değil aslında. Beğenmedim hemen değiştirdim kanalı, sonra gezine gezine farkına varmadan yine bu şarkıya gelmişim. Biraz dinledikçe ne güzel bir şarkıymış dedim. Yani şarkı 2 bölümden oluşuyor bence. Vasat başlıyor ama ilerledikçe, içten ve naif bir şarkı oluyor. Şimdi arada “kıskanıyolar bizi, çekemiyolar bizi” gibi güncel ve çıstak çıstak şarkılara rastlayınca "İmdaaat" diyerek radyolarda bu şarkıyı arıyorum.

Biraz da nostalji takılmadan çıkarmam kulaklıkları;

5. Yeni Türkü

Sezenler Olmuş; En iyi Yeni Türkü şarkılarından biridir bence. Yeni şarkılardan eskilere giderken es geçmek istemedim.

Günebakan; “Çocuklardık parlak yıldızlardık o zaman”  gençken bağıra çağıra söylediğim nakarat. Hâlâ hem hüzün hem de umut veriyor.

6. Ezginin Günlüğü

Yağma Yağmur; Hep özel, hep güzel kalacak bu şarkı.

İstanbul Gibi; Nedense hep duygulanıyorum bu şarkıyı dinlerken. Çocukluğumu anlattığı için mi, yoksa “kafam masamdaki kül tablası gibi” sözü zülfüyârıma dokunduğu için mi bilmem. Ama bu da dönemsiz, zamansız her daim dinlenecek şarkılardan biri.

Umarım dinlemişsinizdir ve umarım dinledikçe hayat size de güzel görünmüştür.
Bazı hayatlar yaşadıkça bulur anlamını
Bazı hayatların yaşadıkça çıkar boşluğu
Hayat ne uzundur aslında ne de kısa
Ne yaşadığındır yalnızca
Bazı pişmanlıklar hayatı kısa kılar
Bazıları için çok uzundur tekrarlar…

 

Murathan Mungan


* Yazımın başlığı da Murahtan Mungan’ın şiir kitabından alıntıdır, tavsiye ederim okuyun.
* Bir daha ki sefere de bir türkü turu yapalım. Ama türkü deyince o yazı biter mi bilemedim şimdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder