Yaz bitti kış geldi ya, artık herkeste bir yorgunluk var, neşemiz canlılığımız gitti. Ruhum yorgun diyor konuştuklarım, klasik bir matematikçi olarak; "insan ruhunu hissedemez ki ne biliyorsun ruhunun yorgun olduğunu" diye geçiriyorum içimden. Ben de onlar gibi hissettiğim için hemen kendim veriyorum cevabını; bedeni yorgun, manevi olarak da kendini yorgun hissediyorsa yani canı hiç bir şey yapmak hiç bir yere gitmek istemiyorsa, mel mel bakınıp etkisiz eleman olmak istiyorsa demek, geriye bir ruhu kalıyor o da yorgundur kesin diyorum. Çünkü ben aynen böyle hissediyorum.
Yazacak, konuşacak çoook şeyler var ama hiç biri birleşip de güzel bir metin haline gelemiyorlar kafamda. Ama yazmak da istiyor canım. Ben de oluruna bıraktım, içimde de kalmasın yazayım dedim. Bugün yazım ordan burdan şurdan;
Hiç sevmem filozof gibi ağır sözler söylemeyi ama bu aralar algılarıma bi şeyler oldu, topluyor gördüğünü, beğendiğini. Bu blog bir bakıma benim kişisel arşivim olduğu için de not alıyorum;
- Doğmak, ölmek kolay, zor olan yaşamak.
(Uğur Yücel-Familya)
- Tek başına mutsuz olmak biriyle mutsuz olmaktan iyidir.
(Marilyn Monroe)
- Bazısıyla tanışırsın, iki kelime eder ve gider. Bazısı da dalgalar gibidir, yükselir ve alçalır.
(The Man Of Earth filminden-14 bin yıldır yaşayan bir insanın sözü)
- Kierkegaard şöyle diyor; “İki insanın, birbiri içinde eriyip gitmesi demek olması gereken aşk, aslında iki bencilin hayalinden başka bir şey değildir.” Cümlenin ilk bölümünde söylediği gibi; “Aşk, iki insanın birbirinin içinde eriyip gitmesi …”. Fakat sonra çatışmalar, kıskançlıklar … Nasıl buraya evrildi diye şaşırıp kalıyorsun. Bocalayıp umutsuzluğa kapılıyorsun ama bir süre sonra o da geçiyor.
(Derya Alabora Röportajından-Ot Dergisi)
Bunlar bilincin saklı bir köşesine kaydedilecek özlü ve düşündürücü sözlerdi. Sıra yapılacaklarda;
Okunacaklar;
Hermann Hesse-SIDDHARTHA
Buddha ile tanışan ama senin öğretin de yetmez ben kendimi ve yaratıcıyı keşfetmek için aydınlanma yolumu kendim bulacağım diyen Siddartha’nın yolculuğunu anlatıyor. Çok kalın bir kitap değil ama zor ilerliyor, “insanın kendi özünü bulması, aydınlanması” fikri henüz benim için çok havada bir kavram olduğundan mıdır nedir süründürüyorum elimde kitabı.
Karl Ove Knausgaard- KAVGAM
Çok methini duydum bu kitabın. Ama devamı da varmış hatta 6 kitaplık bir seriymiş. Merak ediyorum hemen okumaya başlamak istiyorum ama nalet olsun benim şu “işimi yarım bırakmam” inadıma. Siddartha’yı bitirmediğim için bu kitabı indirip okuyamıyorum. Ben seri kitap okumayı seviyorum galiba. Yüzüklerin Efendisi, Ejderha Dövmeli Kız, Yabancı gibi seri halde kitaplar okudukça hep bir sonraki için heyecanlanıyorum. İlle bir adrenalin olacak yani.
Dinlenecekler;
Zülfü Livaneli- 50. YIL ÖZEL ALBÜMÜ
Kimler yok ki, hiç tahmin etmediğim bir sürü sanatçı çok sevdiğim Zülfü Livaneli şarkılarını seslendirmiş. Bu albümün tamamı henüz internette yayınlanmadı ama Teaser’da dinlediğimde şarkıların hepsini çok sevdim. Herkes çok güzel söylemiş. Ölmeden bir kere Zülfü Livaneli’yi canlı canlı sahnede izleme şerefine nail oldum. Ne olursa olsun şarkılarını onun ağzından dinlemek ayrı bir zevk ama herkes kendi sesinden kendinden bir şeyler katarak söylemiş şarkıları ve bence bir ömür dinlenecek bir albüm olmuş. İlk yapılacaklardan biri bu CD’yi almak.
(Ölmeden yapılacaklar diye bir liste yapsam, tiyatro sahnesinde Yıldız Kenter’i seyretmek diye bir madde de eklerdim. Şükür onu da yaptım)

* Buralar Yalan –Emre Aydın (Şoktaki Amerikalı’ların vatandaşlık için Kanada’ya akın ettiğini duyunca bu şarkı geldi aklıma. Welcome to our world)
Davetsiz Misafir - Buray (Çıtır çerez, keyif veriyor, tadı damağında kalıyor)
Million Years Ago – Adele (Güzel bir ses dinlemek için birebir. Son zamanlarda hep bu şarkıyı dinliyorum, Lyrics versiyonunu tavsiye ederim)
Bunlar bilincin saklı bir köşesine kaydedilecek özlü ve düşündürücü sözlerdi. Sıra yapılacaklarda;
Okunacaklar;
Hermann Hesse-SIDDHARTHA
Buddha ile tanışan ama senin öğretin de yetmez ben kendimi ve yaratıcıyı keşfetmek için aydınlanma yolumu kendim bulacağım diyen Siddartha’nın yolculuğunu anlatıyor. Çok kalın bir kitap değil ama zor ilerliyor, “insanın kendi özünü bulması, aydınlanması” fikri henüz benim için çok havada bir kavram olduğundan mıdır nedir süründürüyorum elimde kitabı.
Karl Ove Knausgaard- KAVGAM
Çok methini duydum bu kitabın. Ama devamı da varmış hatta 6 kitaplık bir seriymiş. Merak ediyorum hemen okumaya başlamak istiyorum ama nalet olsun benim şu “işimi yarım bırakmam” inadıma. Siddartha’yı bitirmediğim için bu kitabı indirip okuyamıyorum. Ben seri kitap okumayı seviyorum galiba. Yüzüklerin Efendisi, Ejderha Dövmeli Kız, Yabancı gibi seri halde kitaplar okudukça hep bir sonraki için heyecanlanıyorum. İlle bir adrenalin olacak yani.
Dinlenecekler;
Zülfü Livaneli- 50. YIL ÖZEL ALBÜMÜ
Kimler yok ki, hiç tahmin etmediğim bir sürü sanatçı çok sevdiğim Zülfü Livaneli şarkılarını seslendirmiş. Bu albümün tamamı henüz internette yayınlanmadı ama Teaser’da dinlediğimde şarkıların hepsini çok sevdim. Herkes çok güzel söylemiş. Ölmeden bir kere Zülfü Livaneli’yi canlı canlı sahnede izleme şerefine nail oldum. Ne olursa olsun şarkılarını onun ağzından dinlemek ayrı bir zevk ama herkes kendi sesinden kendinden bir şeyler katarak söylemiş şarkıları ve bence bir ömür dinlenecek bir albüm olmuş. İlk yapılacaklardan biri bu CD’yi almak.
(Ölmeden yapılacaklar diye bir liste yapsam, tiyatro sahnesinde Yıldız Kenter’i seyretmek diye bir madde de eklerdim. Şükür onu da yaptım)

* Buralar Yalan –Emre Aydın (Şoktaki Amerikalı’ların vatandaşlık için Kanada’ya akın ettiğini duyunca bu şarkı geldi aklıma. Welcome to our world)
Davetsiz Misafir - Buray (Çıtır çerez, keyif veriyor, tadı damağında kalıyor)
Million Years Ago – Adele (Güzel bir ses dinlemek için birebir. Son zamanlarda hep bu şarkıyı dinliyorum, Lyrics versiyonunu tavsiye ederim)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder