4 Ocak 2017 Çarşamba

SENDROM

Öğrenilmiş Çaresizlik, organizmanın göstermiş olduğu tepkilerin sonuca ulaşmaması durumunda, sonucu değiştiremeyeceğine karşı oluşan inançtır. Bireysel ve sadece bir kehanetten ibaret olan bu durumdaki birinin benlik saygısı düşer.  

1965’in başlarında, Martin E. P. Seligman meslektaşları ile birlikte, öğrenme ile korku arasındaki ilişkiyi incelemek üzere, köpekler üzerinde Pavlov’un (klasik koşullanma) şartlı refleks deneyini yaparken tesadüfen beklenmedik bir şey keşfetti. Kendinizi veya bir köpeği gözlemlediğinizde göreceğiniz gibi, size bir yiyecek gösterildiğinde tükürük salgılama eğilimindeydiniz. Pavlov, yiyeceğin gösterilmesiyle zil (veya bir sesin) çalınması işleminin defalarca tekrarlanarak eşlenmesi sonucunda köpeklerin salya akıttıklarını keşfetti. Bundan sonrası zili çalıp köpeğin salya akıtmasını izlemekten ibaretti.

Seligman deneyinde, herhangi bir deneye tabi tutulmamış 24 tane köpek aldı ve onları  üç gruba ayırdı:

Birinci gruptaki köpeklere “kaçış grubu” adını verdi, beyaz bir kabinin içerisine yerleştirilmiş bir  hamağa sarmalanmış bir halde yatarlarken, arka ayaklarından 500 voltluk zararsız bir elektrik şoku uyguladı. Bu gruptaki köpekler kabinde kafalarının bir yanındaki paneldeki bir düğmeye basarak şoku kesme imkânına sahiptiler. Eğer 30 saniye içinde düğmeye basılamazsa şok kendiliğinden kesiliyordu. Bu köpekler düğmeye basmayı hızla öğrendiler ve gittikçe daha az sürede düğmeye basmayı başardılar.

İkinci  gruba  “boyunduruk grubu” adını verdi ve bunlar “kaçış grubu ile aynı şartlar altında şoka maruz bırakılıyorlardı. Ancak bu köpekler düğmeye bassalar bile şok kesilmiyordu. Bu köpeklere uygulanan şok süresi kaçış grubundaki bir köpeğe uygulanan kadardı. Böylece kaçış ve boyunduruk grubu aynı sürelerde şoka maruz kalıyorlardı. Ancak boyunduruk grubu panele bassa bile şok kesilmediği için 30 denemeden sonra paneldeki düğmeye basmaktan vazgeçiyordu.

Üçüncü gruptaki köpekler ise kontrol grubuydu ve herhangi bir şoka maruz kalmıyorlardı.

24 saat sonra tüm köpekleri kısa bir çitle iki bölmeye ayrılmış kapalı bir alana götürdüler. Köpeklere 10 kez şok veriliyor ve köpeklerin bu 10 denemenin birinde duvarın üstünden karşı tarafa atlayarak şoktan kurtulacakları umuluyordu. Kaçış grubu ve kontrol grubu kurtulmada hemen hemen aynı başarıyı gösterirken, “boyunduruk grubu” diğer gruplardan önemli ölçüde farklılık gösterdi. Bu  gruptaki 8 köpeğin 6’sı 10 denemeden sonra bile duvarın üzerinden atlayıp şoktan kurtulamadı. Bir hafta sonra ise bu 8 köpeğin 5’i hala 10 denemenin herhangi birinde karşıya atlamayı beceremiyordu. Bu gruptaki köpeklerin %75’i neredeyse karşıya hiç atlayamıyor, %62.5’i ise yedi gün geçmesine rağmen hala başarısızlıklarını sürdürüyorlardı.

Deneyin sonuçları tuhaf biçimde ikinci gruptaki köpeklerin çaresiz olmayı öğrendiklerine işaret ediyordu.

Psikolojiye merak sardığımı düşünebilirsiniz ki gerçekten de öyle. Meşhur sendromları büyük bir dikkatle incelerim, öncelikle meraktan sonra bende de var mı bundan diye endişelendiğimden.


Mesela huzursuz bacak sendromu, ben her duyduğumda kendimi tutamayıp gülsem de var gerçekten böyle bir şey. Gülüyorum çünkü, o bacağa ne oluyor onu anlamıyorum yani niye kol huzursuz değil de bacak huzursuz, ya da göğüs veya kalça kemiği değil de ille bacak. Anlamaya benim ufkumun yetmediği bir sebebi vardır deyip derinlere inmiyorum, biraz şeyini çıkarma ihtimalim var çünkü.

Stokholm sendromu var mesela, “Celladına Aşık Olmak” diye özetleyebileceğimiz, vay anasını dedirten bir sendromdur kendisi. Romantizm, aşk ve şiddet içerir.

Dunning-Kruger Sendromu var, cehaletin bireyin kendine olan güvenini artırdığını ispatlayan.

Bir de bizim dizi oyuncularının mustarip olduğu en meşhur sendrom var, Tükenmişlik Sendromu…

2017’ye girdik, hangi sendromu yaşıyoruz sizce? Öğrenilmiş Çaresizlik mi, yoksa Öğretilmiş mi desek?

Ya da madem sendromdayız ismi de havalı olsun derseniz Dunning-Kruger olabilir. Bakın asla Tükenmişlik Sendromu olamaz. Kim ? Biz mi tükeneceğiz, hele yorgunluktan. Niye, neye yoruluyoruz ki biz, mümkün değil, bi yürüyün gidin.

(Bu yazıyı bundan seneler sonra okuyacaklar için söylüyorum, Google’dan tarihi yazıp tüm dünya gündemine bakınız lütfen)




YALNIZLIK


 Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.

 Su olsan kimse içmez,
 Ölür de susundan
 Yol olsan kimse geçmez,
 Sarp kayalara uğratır da yolunu
 Elin adamı ne anlar senden? 

 Çıkarsın bir dağ başına,
 Bir ağaç bulursun
 Tellersin pullarsın
 Gelin eylersin.
 Bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün
 Bir de bulutları görürsün
 Köpürmüş gelen bulutları
 Başka ne gelir elden?
 Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı
 Tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı!


YAŞAR KEMAL
*Yalnızlık- Selçuk Balcı (Bu güzel sözlere ancak bu kadar güzel bir müzik yapılabilirdi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder